KİTABIN ADI : Korkunç Yıllar
KİTABIN YAZARI : Cengiz DAĞCI
YAYIN EVİ : Varlık Yayınevi
BASIM YILI : 1959
Kitabın Konusu
Kırım’lı bir Tatar olan Sadık’ın bağımsızlık uğruna katlandığı olaylar ve Ruslar’ın Türkler’e yaptığı işkenceler.
Kitabın Özeti
Sâdık, Kırım’da, Akmesçit’e bağlı Kızıltaş köyünde doğmuştur.
Kızıltaş Karadeniz kıyısında şirin bîr köydür. Ama Ruslar burada
yaşayan Türkleri rahat bırakmazlar. Sık sık baskınlar düzenleyerek
köyün, Kırım çapında da milletin ileri gelenlerini, aydınları
tutuklayıp sürerler veya hapse atarlar. Rusların hedefi; diliyle,
diniyle, medeniyetiyle Türk kültürünü yok etmektir. Camileri yıkarlar,
tarihî eserleri harabederler. Sık sık alfabe değiştirerek Türk dilini
unutturmaya, Türklerin birbirleriyle irtibatlarını kesmeye çalışırlar.
Kırım Türk’lerinin orta yaşlıları milliyetçidirler. Bu duyguyu
evlâtlarına da aşılarlar, onlara “Kuzu Kurpeç” ve “Çora Batır” gibi
kahramanlık destanlarıyla, “Siyer-i Nebi” gibi dinî kitapları
anlatırlar ve okurlar. Sâdık’ın babası Hüseyin Ağa da bu çeşit
Kırımlılardandır. Mekteplerde dine ve milliyetçiliğe —bilhassa Türk
milliyetçiliğine— insafsızca hücumlar yapılmasına rağmen, evlerdeki
aile mektepleri, çocukların büyük bir ekseriyetini Türk milliyetçisi
olarak yetiştirir. Sadık da, bu aile mekteplerinde yetişen milliyetçi
gençlerdendir.
Tabii resmi mekteplerin tesirinde kalıp, Rus’lara hizmet eden
Kırımlılar da mevcuttur. Korkunç Yıllardaki Süleyman, bu kategorideki
gençlerdendir. Fakat bunlar da hâdiselere tam nüfuz ettikten sonra,
ekseriya yaşlı neslin fikirlerine sahip olurlar.
Sâdık ailesiyle birlikte önce, Akmesçil’le bir tavuk kümesine yerleşir.
Sonra orta kumandan mektebine giderek Rus ordusunda subay olur. İkinci
dünya harbine tank teğmeni olarak katılır. Ukrayna’da Almanlara esir
düşer. Esir kamplarında çeşitli meşakkatler çeker. Ama bu kamplardaki
esir Türkler arasında çok kuvvetli bir bağlılık vardır. Birbirlerine
hayatları pahasına yardım ederler. Bu eserde dikkati çeken bir husus
da, Kırım topraklarında doğup büyümüş olanların -Ermeni, Yahudi, Rum
veya Rus olsun- birbirlerine vatan bağlarıyla bağlı olmaları ve
yardımlaşmalarıdır.
Sâdık esir kamplarında, bir Kırımçak’ın (Kırımlı Yahudi) yardımıyla
hemşehrilerini bulur, yine Kırımlı bir Ermeni’nin yardımıyla zindandan
kurtulur. Kırımlı İskender’in yardımıyla da ahçı olur. Bu, onun esaret
hayatının dönüm noktasıdır. Alıcılıktan sonra bir Alman başçavuşunun
emir eri olur. Onun hizmetinde bulunur. Başçavuş cepheye tayin olunca
da Sâdık’ı Alman casus mektebine götürüp, Rusya’da Almanlar hesabına
casusluk yapmasını teklif ederler. Sâdık bunu reddedince, onu yeni
teşkil edilen Türkistan ordusuna götürürler. Roman Almanların
düzenledikleri, bir toplantıda, Türkistanlıların üzerlerindeki Rus
üniformalarının yakılıp, Alman üniformalarının giyilmesiyle son bulur.
Kitabın Ana Fikri
Bağımsızlık ve özgürlük uğruna canımız pahasınada olsa her şey yapılmalıdır
Kitaptaki Olay ve Şahısların Değerlendirilmesi
Eserin italik harflerle basılı kısımlarında ise, Sâdık Turan’ın
Roma’daki intibaları ve ruh halleri tasvir edilir. Burada karşımıza
bozulmuş bir aklî denge çıkar. Sâdık’ın çok çeşitli baskılarla bozulmuş
olan ruhî ve akli dengesine korku hâkimdir.
Romandaki şahıslar ise, (Türkler, Ruslar, Almanlar ve Yahudiler
olmak üzere) dört ana grupta toplanabilir. Türk’lerin ortak
özellikleri, sağlam yapılı, dayanıklı ve yaşama azmi ile dolu
olmalarıdır. Hemen hepsi Ruslara düşmandır. Esaret altında olan
vatanlarını bir an evvel istiklâle kavuşturmayı düşünürler.
Ruslar eserde okuyucuya, zâlim olarak takdim edilirler. Türkleri
eritip, yok etme gayretlerini mütemadiyen sürdürürler. Hâkim durumda
oldukları zaman, ellerinden gelen her zulmü yaparlar. Güçsüz durumda
oldukları zaman ise, hemen boyun eğerler. Güçten korkarlar. Zaten
güçten korkmak, O Topraklar Bizimdi romanında, Panteley Petroviç’in
dediği gibi, Rus milletinin özelliğidir.
Sadık : Dine ve milliyetçiliğe ( bilhassa Türk milliyetçiliğine) oldukça bağlı bir Kırım Tatarıdır.
Hüseyin Ağa : Sadık’ın babasıdır.Sadık’ın böyle milliyetçi yetiţmesinde ki en etkili kiţidir.
Süleyman : Sadık’ın en yakın arkadaşıdır.Mekteplerin etkisinde kalıp Ruslar’a hizmet eden bir gençtir.
İskender : Kırım’lı bir Türk olup Ruslar’ın arasında sözü geçen biridir.
Kitap Hakkında Şahsi Görüşler
Kitap bagımsızlık için yapılan işleri çok güzel anlatmış her
arkadaşımın bu kitabı okumasını isterim.Çünkü bana çok şeyler
kazandırdı sizlere de kazandıracağından hiç şüphem yok. Kitapta ki
olaylar çok hızlı değiştiğinden okuyucuyu sıkmamakta ve bir solukta
okunan bir kitap.
Yazar Hakkında Bilgi
Kırımlı yazar. Kırım’ın Yalta şehrinin Kızıltaş köyünde doğdu.
Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, deprem gibi tabii afetler yanında Rus
emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçti. İlköğrenimi
köyünde ve Akmescit’te yaptı. aynı şehirde ortaokulu bitirdi (1938).
Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı
çıktı.1940 yılında Sovyet ordusunda subay olarak II. Dünya Savaşı’na
katıldı. 1941′de Ukrayna cephesinde Almanlara tank teğmeni rütbesi ile
esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak
müttefik devletler safına sığındı. 1946′da Londra’ya yerleşti. 1990′da
kalp ameliyatı geçirene kadar Londra’da bir lokanta işletti.
Eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını
anlatır. Türk edebiyatının en güçlü yazarlarındandır. Hüzünlü bir
üslûbu vardır. Romanlarında Kırım Türklerinin 1928′den sonra Sovyet
komünist emperyalizminin boyunduruğu altında çektiği acıları dile
getirir, bir yurdun gasp edilişini anlatır. Aslında konularında büyük
sömürü savaşlarında savuşan mantığın boşluğunu dolduran toplumsal
çılgınlığın içinde insanın kendini arayışı, zulme başkaldırma
haysiyetinin kazanılması gibi evrensel boyutlar vardır. Bunun yanında
anlatılan olayların gerçekten yaşanmış olması da eserlerine ayrı bir
kuvvet katmaktadır.
Eserleri
Korkunç Yıllar (1956) , Yurdunu Kaybeden Adam (1957) , Onlar da
İnsandı (1958) , Ölüm ve Korku Günleri (1962) , O Topraklar Bizimdi
(1966) , Kolhozda Hayat (1966) , Dönüş (1968) , Genç Temuçin (1969) ,
Badem Dalına Asılı Bebekler (1970) , Üşüyen Sokak (1972), Anneme
Mektuplar (1988), Benim Gibi Biri (1988), Yoldaşlar (1992), Hatıralar
(1995), Biz Beraber Geçtik Bu Yolu (1996), Yansılar I (1988), Yansılar
II (1990), Yansılar III (1991), Yansılar IV (1993),Yansılar V ,
Yansılardan Kalan, Ben ve İçimdeki Ben (1994), Haluk’un Defterinden
Londra Mektupları (1996), Hatıralarda Cengiz Dağcı (1998), Bay Markus’
un Kopeği, Bay John Marple’ın Son Yolculuğu, Oy Markus Oy, Regina
(2000), Rüyalarda Ana ve Küçük Alimcan (Bir Kırım Öyküsü) (2001).
KİTABIN YAZARI : Cengiz DAĞCI
YAYIN EVİ : Varlık Yayınevi
BASIM YILI : 1959
Kitabın Konusu
Kırım’lı bir Tatar olan Sadık’ın bağımsızlık uğruna katlandığı olaylar ve Ruslar’ın Türkler’e yaptığı işkenceler.
Kitabın Özeti
Sâdık, Kırım’da, Akmesçit’e bağlı Kızıltaş köyünde doğmuştur.
Kızıltaş Karadeniz kıyısında şirin bîr köydür. Ama Ruslar burada
yaşayan Türkleri rahat bırakmazlar. Sık sık baskınlar düzenleyerek
köyün, Kırım çapında da milletin ileri gelenlerini, aydınları
tutuklayıp sürerler veya hapse atarlar. Rusların hedefi; diliyle,
diniyle, medeniyetiyle Türk kültürünü yok etmektir. Camileri yıkarlar,
tarihî eserleri harabederler. Sık sık alfabe değiştirerek Türk dilini
unutturmaya, Türklerin birbirleriyle irtibatlarını kesmeye çalışırlar.
Kırım Türk’lerinin orta yaşlıları milliyetçidirler. Bu duyguyu
evlâtlarına da aşılarlar, onlara “Kuzu Kurpeç” ve “Çora Batır” gibi
kahramanlık destanlarıyla, “Siyer-i Nebi” gibi dinî kitapları
anlatırlar ve okurlar. Sâdık’ın babası Hüseyin Ağa da bu çeşit
Kırımlılardandır. Mekteplerde dine ve milliyetçiliğe —bilhassa Türk
milliyetçiliğine— insafsızca hücumlar yapılmasına rağmen, evlerdeki
aile mektepleri, çocukların büyük bir ekseriyetini Türk milliyetçisi
olarak yetiştirir. Sadık da, bu aile mekteplerinde yetişen milliyetçi
gençlerdendir.
Tabii resmi mekteplerin tesirinde kalıp, Rus’lara hizmet eden
Kırımlılar da mevcuttur. Korkunç Yıllardaki Süleyman, bu kategorideki
gençlerdendir. Fakat bunlar da hâdiselere tam nüfuz ettikten sonra,
ekseriya yaşlı neslin fikirlerine sahip olurlar.
Sâdık ailesiyle birlikte önce, Akmesçil’le bir tavuk kümesine yerleşir.
Sonra orta kumandan mektebine giderek Rus ordusunda subay olur. İkinci
dünya harbine tank teğmeni olarak katılır. Ukrayna’da Almanlara esir
düşer. Esir kamplarında çeşitli meşakkatler çeker. Ama bu kamplardaki
esir Türkler arasında çok kuvvetli bir bağlılık vardır. Birbirlerine
hayatları pahasına yardım ederler. Bu eserde dikkati çeken bir husus
da, Kırım topraklarında doğup büyümüş olanların -Ermeni, Yahudi, Rum
veya Rus olsun- birbirlerine vatan bağlarıyla bağlı olmaları ve
yardımlaşmalarıdır.
Sâdık esir kamplarında, bir Kırımçak’ın (Kırımlı Yahudi) yardımıyla
hemşehrilerini bulur, yine Kırımlı bir Ermeni’nin yardımıyla zindandan
kurtulur. Kırımlı İskender’in yardımıyla da ahçı olur. Bu, onun esaret
hayatının dönüm noktasıdır. Alıcılıktan sonra bir Alman başçavuşunun
emir eri olur. Onun hizmetinde bulunur. Başçavuş cepheye tayin olunca
da Sâdık’ı Alman casus mektebine götürüp, Rusya’da Almanlar hesabına
casusluk yapmasını teklif ederler. Sâdık bunu reddedince, onu yeni
teşkil edilen Türkistan ordusuna götürürler. Roman Almanların
düzenledikleri, bir toplantıda, Türkistanlıların üzerlerindeki Rus
üniformalarının yakılıp, Alman üniformalarının giyilmesiyle son bulur.
Kitabın Ana Fikri
Bağımsızlık ve özgürlük uğruna canımız pahasınada olsa her şey yapılmalıdır
Kitaptaki Olay ve Şahısların Değerlendirilmesi
Eserin italik harflerle basılı kısımlarında ise, Sâdık Turan’ın
Roma’daki intibaları ve ruh halleri tasvir edilir. Burada karşımıza
bozulmuş bir aklî denge çıkar. Sâdık’ın çok çeşitli baskılarla bozulmuş
olan ruhî ve akli dengesine korku hâkimdir.
Romandaki şahıslar ise, (Türkler, Ruslar, Almanlar ve Yahudiler
olmak üzere) dört ana grupta toplanabilir. Türk’lerin ortak
özellikleri, sağlam yapılı, dayanıklı ve yaşama azmi ile dolu
olmalarıdır. Hemen hepsi Ruslara düşmandır. Esaret altında olan
vatanlarını bir an evvel istiklâle kavuşturmayı düşünürler.
Ruslar eserde okuyucuya, zâlim olarak takdim edilirler. Türkleri
eritip, yok etme gayretlerini mütemadiyen sürdürürler. Hâkim durumda
oldukları zaman, ellerinden gelen her zulmü yaparlar. Güçsüz durumda
oldukları zaman ise, hemen boyun eğerler. Güçten korkarlar. Zaten
güçten korkmak, O Topraklar Bizimdi romanında, Panteley Petroviç’in
dediği gibi, Rus milletinin özelliğidir.
Sadık : Dine ve milliyetçiliğe ( bilhassa Türk milliyetçiliğine) oldukça bağlı bir Kırım Tatarıdır.
Hüseyin Ağa : Sadık’ın babasıdır.Sadık’ın böyle milliyetçi yetiţmesinde ki en etkili kiţidir.
Süleyman : Sadık’ın en yakın arkadaşıdır.Mekteplerin etkisinde kalıp Ruslar’a hizmet eden bir gençtir.
İskender : Kırım’lı bir Türk olup Ruslar’ın arasında sözü geçen biridir.
Kitap Hakkında Şahsi Görüşler
Kitap bagımsızlık için yapılan işleri çok güzel anlatmış her
arkadaşımın bu kitabı okumasını isterim.Çünkü bana çok şeyler
kazandırdı sizlere de kazandıracağından hiç şüphem yok. Kitapta ki
olaylar çok hızlı değiştiğinden okuyucuyu sıkmamakta ve bir solukta
okunan bir kitap.
Yazar Hakkında Bilgi
Kırımlı yazar. Kırım’ın Yalta şehrinin Kızıltaş köyünde doğdu.
Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, deprem gibi tabii afetler yanında Rus
emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçti. İlköğrenimi
köyünde ve Akmescit’te yaptı. aynı şehirde ortaokulu bitirdi (1938).
Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı
çıktı.1940 yılında Sovyet ordusunda subay olarak II. Dünya Savaşı’na
katıldı. 1941′de Ukrayna cephesinde Almanlara tank teğmeni rütbesi ile
esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak
müttefik devletler safına sığındı. 1946′da Londra’ya yerleşti. 1990′da
kalp ameliyatı geçirene kadar Londra’da bir lokanta işletti.
Eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını
anlatır. Türk edebiyatının en güçlü yazarlarındandır. Hüzünlü bir
üslûbu vardır. Romanlarında Kırım Türklerinin 1928′den sonra Sovyet
komünist emperyalizminin boyunduruğu altında çektiği acıları dile
getirir, bir yurdun gasp edilişini anlatır. Aslında konularında büyük
sömürü savaşlarında savuşan mantığın boşluğunu dolduran toplumsal
çılgınlığın içinde insanın kendini arayışı, zulme başkaldırma
haysiyetinin kazanılması gibi evrensel boyutlar vardır. Bunun yanında
anlatılan olayların gerçekten yaşanmış olması da eserlerine ayrı bir
kuvvet katmaktadır.
Eserleri
Korkunç Yıllar (1956) , Yurdunu Kaybeden Adam (1957) , Onlar da
İnsandı (1958) , Ölüm ve Korku Günleri (1962) , O Topraklar Bizimdi
(1966) , Kolhozda Hayat (1966) , Dönüş (1968) , Genç Temuçin (1969) ,
Badem Dalına Asılı Bebekler (1970) , Üşüyen Sokak (1972), Anneme
Mektuplar (1988), Benim Gibi Biri (1988), Yoldaşlar (1992), Hatıralar
(1995), Biz Beraber Geçtik Bu Yolu (1996), Yansılar I (1988), Yansılar
II (1990), Yansılar III (1991), Yansılar IV (1993),Yansılar V ,
Yansılardan Kalan, Ben ve İçimdeki Ben (1994), Haluk’un Defterinden
Londra Mektupları (1996), Hatıralarda Cengiz Dağcı (1998), Bay Markus’
un Kopeği, Bay John Marple’ın Son Yolculuğu, Oy Markus Oy, Regina
(2000), Rüyalarda Ana ve Küçük Alimcan (Bir Kırım Öyküsü) (2001).