KİTABIN ADI : Zulüm Dağları Aşar- Çanakkale İçinde
KİTABIN YAZARI : Rahmi ÖZEN
YAYIN EVİ : Kalkan Matbaacılık
BASIM YILI : 2000
Kitabın Konusu
Yüzyıllarca başarıdan başarıya koşan, zafere doymayan Türk milleti
19 ncu – 20 nci yüzyılın sonlarında toprak kaybetmeye başlamış ve
nihayet 20 nci yy. ilk çeyreğinde, koskocaman imparatorluk küçüle
küçüle elinde sadece anavatan Anadolu kalmıştır. Düşman, ayağı, kolları
kesilmiş hasta adama son vermek için Çanakkale’den İstanbul’a hareket
eder.Modern silahlarla donatılmış düşman, paslı süngü ile
durdurulur(Çanakkale’de Anadolu halkının ve bunlardan bir kesit olarak
Kastomonu ahalisinin yaptıkları fedakarlıklar anlatılmıştır.).
Kitabın Özeti
1910 yıllarında , Osmanlının gide gide küçüldüğü bir dönemde olay
cereyan etmektedir. Anadolunun küçük güzel bir köyünde, babasını, eşini
ve kardeşini kara düşmanla şavaşırken şehit veren Fatma hanım henüz üç
aylık evli olan oğlunu savaşa göndermenin verdiği hüznü ve mutluluğu iç
içe yaşıyor. Ağıtlar ince bir ezgiyle taze gelinlerin yiğitlerine
hicranları: “Ağamı yolladılar Yemen iline
Çifte tabancalar taktı beline
Duvağımı takalı onbeş gün oldu
Ayrılmak mı olur yeni geline.”
Bu ağıtlar köyün sokaklarından yankılanıyor.”Yaktı Hocam gelinlerin
acıklı ağıtları içimi” Şair diyor ve diyor köyün imamı Abdullah
Efendi’ye . Şair ve Abdullah Efendi kolkola takılıp imparatorluğun
yaşadığı karanlık günleri düşünerek adım adım yol alıyorlardı.
Bir kaç hafta sonra, postacı Ali’ye her zamanki gibi elindeki zarfı
muhtara verdi. Zarfta Ahmet’in şehit olduğu ve İtalyanların Bingazi’yi
aldığı yazıyordu.Bu sırada Elif bağırarak kahvehaneye geldi.Rüyasında
Ahmet’in Şehit olduğunu anlattı.Şair bunu teyit etti. Elif bayılırken
ağzından çıkan bu nağmeler yürekleri yakıp kebap ediyordu:
“Postacının mektubunu düğün mü sandın
Mavi rengi yalnız göğün mü sandın
Yemen’e gideni gelir mi sandın
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
Yürekten hançer uyuyamirem.”
Fatma Ana taze gelini sever, ellere gitmemesi için başını oğlu Mehmet’le bağlar.
Köyün Camlı Kıraathanesinde her gün aynı kişiler savaşa ait meseleler
hakkında konuşurlar…İmam İbrahim Efendi,Şair,Muhtar ve diğer yaşlılar.
Şair :“Almanların Goben zırhlısı ve Breslav kruvazörü Çanakkale’yi
geçip istanbul’a geldi ve adları Yavuz ve Midilli gemileri olarak
değiştirildi. Bunlar Almanların bir oyunudur , bizi savaşa sokmak
için.” Ve dediği gibi de oldu. Alman Generali Bronzer Paşa
Mürettebatına Türk giysileri giydirip Rus gemilerine ve limanlarını
topa tutar.Böylece savaşa girmiş oluruz.
İtilaf devletleri Çanakkale’ye bir saldırı planlar.
“Ben umutsuzum Şair” dedi Hocaefendi. “Küçüle küçüle el kadar toprağı
kalan Osmanlı’dan umudu kestim. Bunca devlet karşısında hangi gücümüzle
kaç gün dayanabiliriz. Avrupa hürriyetimizi elimizden alırsa ne
yaparız?”
Şair : “Ümitvar ol Hocam! Ümitvar ol, dünyanın bütün mahşeri Çanakkale’de hücuma geçse, ben umudumu yitirmem.”
“Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner taşarım
Yırtarım dağları , enginlere sığmam taşarım.”
Düşman gemileri Çanakkale’yi topa tutmuştu. Gülle, top ,tüfek
sesleri etrafı çınlatıyordu onlarca teyyare uçuyordu Çanakkale üstünde.
Sahra çadır hastahanesi dopdolu idi yaralılarla…Doktorlar , hemşireler,
sihhiye erleri canla başla sarıyorlardı askerlerin akan kanlarını. Taş
taş üstünde kalmamış kol ve bacaklar etrafta gezişiyorlardı ama Türk
askeri düşmanın Çanakkale’ye ayak basmasına izin vermiyor ve kıyasıya
çarpışıyorlardı.
“Atamaz adımını gömülmeden son asker…
Askerimiz gömülse dirilecek şehitler…”
Mustafa Kemal top,gülle ve teyyarelere karşı süngü ile düşmana kök
söktürüyordu, Conkbayır’da.Düşmanı denize sürüyordu. Mustafa Kemal’in
zaferi tüm Anadolu halkını motive edip ümit beslettiriyordu.Sahra
hastahanesinde, Elifçe Mehmet’in altı ay önce değil,vurularak
hastahaneye getirilp şehit düştüğünü görür.
Bu sıralarda 14-15 yaşlarında ilköğretim öğrencileri silahlanıp
Çanakkale’ye yol aldılar.(Çanakkale’de savaşacak kimse kalmadığı
için.)Gidenler geri dönmüyordu.
Savaşın bilançosu:251.309 şehit Türk askeri ve bir o kadar da düşman ölüsü .
Şair :
“Orda bir Hintli yatıyor, yanında Senegalli
Ufka bakıp ağlarken kederleri besbelli
Hepsi, hürriyetlerine kurşun attılar, bilmeden
Boğazdan geçilir mi bütün Türkler ölmeden?”
Çanakkale geçilmedi… Geçilmeyecek… Avrupa , bütün esir kitlelerini
Türk’ün önüne yığdı bu savaşta.Garbın bütün zırhını, ejderin
hırsını…Öyle bir çığdı o çığ ki , insanlığı korudu Türk milleti
kendisiyle birlikte bu savaşta.
Kitabın Anafikri
Türk milleti , varoluşundan beri hür ve bağımsız yaşamıştır.Hiçbir
millet ve devletin himayesinde kalmamış ve bundan sonra da
kalmayacaktır. “ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım !”
Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirmesi
Şair :Kastamonu ilçesinde müezzin olup, vatanın düşman elinden ancak millet elinden kurtulacağını savunur.
Hoca Bey : Kastamonu’da bir cami imamı ; düşman gemilerini İstanbul’a de-mirlediği zaman tüm ümidini yitirmiştir.
Fatma Ana: Oğlunu,eşini ve babasını şehit vermiş çilekeş bir Anadolu anasıdır.
Elif :Fatma ananın henüz iki üç aylık körpecik gelinidir.Eşini Çanakale’de şehit verecektir.
Yazar Hakkında Bilgi
Rahmi Özen
1949 yılında Terme’de doğan Rahmi Özen lise öğrenciliği yıllarından
itibaren, kendine özel şiirsel uslübü ile hep üretmiştir. İnsanlık için
, Türk edebiyatı için ,Türk dilinin gelişimi için…
Yazdığı eserleri nedeniyle çeşitli devlet kurumlarından, gönüllü kuruluşlardan birçok takdir almıştır.
Eserleri
• Yeşile Hasret Gözler
• Yaralı Ceylan
• Bir Damla Su
• Töre Bitti
• Boğaç Han Destanı
• Çanakkale Diye Diye
• Hacı Bayram Veli
• Son Kurban
• Göz Yaşları
• Mukaddes Çile
• Bana Beni Anlat Öğretmenim
KİTABIN YAZARI : Rahmi ÖZEN
YAYIN EVİ : Kalkan Matbaacılık
BASIM YILI : 2000
Kitabın Konusu
Yüzyıllarca başarıdan başarıya koşan, zafere doymayan Türk milleti
19 ncu – 20 nci yüzyılın sonlarında toprak kaybetmeye başlamış ve
nihayet 20 nci yy. ilk çeyreğinde, koskocaman imparatorluk küçüle
küçüle elinde sadece anavatan Anadolu kalmıştır. Düşman, ayağı, kolları
kesilmiş hasta adama son vermek için Çanakkale’den İstanbul’a hareket
eder.Modern silahlarla donatılmış düşman, paslı süngü ile
durdurulur(Çanakkale’de Anadolu halkının ve bunlardan bir kesit olarak
Kastomonu ahalisinin yaptıkları fedakarlıklar anlatılmıştır.).
Kitabın Özeti
1910 yıllarında , Osmanlının gide gide küçüldüğü bir dönemde olay
cereyan etmektedir. Anadolunun küçük güzel bir köyünde, babasını, eşini
ve kardeşini kara düşmanla şavaşırken şehit veren Fatma hanım henüz üç
aylık evli olan oğlunu savaşa göndermenin verdiği hüznü ve mutluluğu iç
içe yaşıyor. Ağıtlar ince bir ezgiyle taze gelinlerin yiğitlerine
hicranları: “Ağamı yolladılar Yemen iline
Çifte tabancalar taktı beline
Duvağımı takalı onbeş gün oldu
Ayrılmak mı olur yeni geline.”
Bu ağıtlar köyün sokaklarından yankılanıyor.”Yaktı Hocam gelinlerin
acıklı ağıtları içimi” Şair diyor ve diyor köyün imamı Abdullah
Efendi’ye . Şair ve Abdullah Efendi kolkola takılıp imparatorluğun
yaşadığı karanlık günleri düşünerek adım adım yol alıyorlardı.
Bir kaç hafta sonra, postacı Ali’ye her zamanki gibi elindeki zarfı
muhtara verdi. Zarfta Ahmet’in şehit olduğu ve İtalyanların Bingazi’yi
aldığı yazıyordu.Bu sırada Elif bağırarak kahvehaneye geldi.Rüyasında
Ahmet’in Şehit olduğunu anlattı.Şair bunu teyit etti. Elif bayılırken
ağzından çıkan bu nağmeler yürekleri yakıp kebap ediyordu:
“Postacının mektubunu düğün mü sandın
Mavi rengi yalnız göğün mü sandın
Yemen’e gideni gelir mi sandın
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
Yürekten hançer uyuyamirem.”
Fatma Ana taze gelini sever, ellere gitmemesi için başını oğlu Mehmet’le bağlar.
Köyün Camlı Kıraathanesinde her gün aynı kişiler savaşa ait meseleler
hakkında konuşurlar…İmam İbrahim Efendi,Şair,Muhtar ve diğer yaşlılar.
Şair :“Almanların Goben zırhlısı ve Breslav kruvazörü Çanakkale’yi
geçip istanbul’a geldi ve adları Yavuz ve Midilli gemileri olarak
değiştirildi. Bunlar Almanların bir oyunudur , bizi savaşa sokmak
için.” Ve dediği gibi de oldu. Alman Generali Bronzer Paşa
Mürettebatına Türk giysileri giydirip Rus gemilerine ve limanlarını
topa tutar.Böylece savaşa girmiş oluruz.
İtilaf devletleri Çanakkale’ye bir saldırı planlar.
“Ben umutsuzum Şair” dedi Hocaefendi. “Küçüle küçüle el kadar toprağı
kalan Osmanlı’dan umudu kestim. Bunca devlet karşısında hangi gücümüzle
kaç gün dayanabiliriz. Avrupa hürriyetimizi elimizden alırsa ne
yaparız?”
Şair : “Ümitvar ol Hocam! Ümitvar ol, dünyanın bütün mahşeri Çanakkale’de hücuma geçse, ben umudumu yitirmem.”
“Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner taşarım
Yırtarım dağları , enginlere sığmam taşarım.”
Düşman gemileri Çanakkale’yi topa tutmuştu. Gülle, top ,tüfek
sesleri etrafı çınlatıyordu onlarca teyyare uçuyordu Çanakkale üstünde.
Sahra çadır hastahanesi dopdolu idi yaralılarla…Doktorlar , hemşireler,
sihhiye erleri canla başla sarıyorlardı askerlerin akan kanlarını. Taş
taş üstünde kalmamış kol ve bacaklar etrafta gezişiyorlardı ama Türk
askeri düşmanın Çanakkale’ye ayak basmasına izin vermiyor ve kıyasıya
çarpışıyorlardı.
“Atamaz adımını gömülmeden son asker…
Askerimiz gömülse dirilecek şehitler…”
Mustafa Kemal top,gülle ve teyyarelere karşı süngü ile düşmana kök
söktürüyordu, Conkbayır’da.Düşmanı denize sürüyordu. Mustafa Kemal’in
zaferi tüm Anadolu halkını motive edip ümit beslettiriyordu.Sahra
hastahanesinde, Elifçe Mehmet’in altı ay önce değil,vurularak
hastahaneye getirilp şehit düştüğünü görür.
Bu sıralarda 14-15 yaşlarında ilköğretim öğrencileri silahlanıp
Çanakkale’ye yol aldılar.(Çanakkale’de savaşacak kimse kalmadığı
için.)Gidenler geri dönmüyordu.
Savaşın bilançosu:251.309 şehit Türk askeri ve bir o kadar da düşman ölüsü .
Şair :
“Orda bir Hintli yatıyor, yanında Senegalli
Ufka bakıp ağlarken kederleri besbelli
Hepsi, hürriyetlerine kurşun attılar, bilmeden
Boğazdan geçilir mi bütün Türkler ölmeden?”
Çanakkale geçilmedi… Geçilmeyecek… Avrupa , bütün esir kitlelerini
Türk’ün önüne yığdı bu savaşta.Garbın bütün zırhını, ejderin
hırsını…Öyle bir çığdı o çığ ki , insanlığı korudu Türk milleti
kendisiyle birlikte bu savaşta.
Kitabın Anafikri
Türk milleti , varoluşundan beri hür ve bağımsız yaşamıştır.Hiçbir
millet ve devletin himayesinde kalmamış ve bundan sonra da
kalmayacaktır. “ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım !”
Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirmesi
Şair :Kastamonu ilçesinde müezzin olup, vatanın düşman elinden ancak millet elinden kurtulacağını savunur.
Hoca Bey : Kastamonu’da bir cami imamı ; düşman gemilerini İstanbul’a de-mirlediği zaman tüm ümidini yitirmiştir.
Fatma Ana: Oğlunu,eşini ve babasını şehit vermiş çilekeş bir Anadolu anasıdır.
Elif :Fatma ananın henüz iki üç aylık körpecik gelinidir.Eşini Çanakale’de şehit verecektir.
Yazar Hakkında Bilgi
Rahmi Özen
1949 yılında Terme’de doğan Rahmi Özen lise öğrenciliği yıllarından
itibaren, kendine özel şiirsel uslübü ile hep üretmiştir. İnsanlık için
, Türk edebiyatı için ,Türk dilinin gelişimi için…
Yazdığı eserleri nedeniyle çeşitli devlet kurumlarından, gönüllü kuruluşlardan birçok takdir almıştır.
Eserleri
• Yeşile Hasret Gözler
• Yaralı Ceylan
• Bir Damla Su
• Töre Bitti
• Boğaç Han Destanı
• Çanakkale Diye Diye
• Hacı Bayram Veli
• Son Kurban
• Göz Yaşları
• Mukaddes Çile
• Bana Beni Anlat Öğretmenim